Çalıkuşu Mektup Çalışması

                                                                                                   8 Aralık 2018

                                                                                                           İstanbul

Sevgili Feride,

Sana sormak istediğim ve söylemek istediğim birçok şeyim var. Öncelikle şunu söylemem gerekir ki davranışlarının hem mantıklı ve yapmakta seni haklı çıkaran tarafları var hem de mantıksız ve seni kötü etkileyen tarafları var. Örneğin bazı yerlerde gereğinden fazla naz yaptığını ve gerçek duygularını ve düşüncelerini bunun yüzünden söylemediğini düşünüyorum ve bu seni kötü yönden etkiliyor. Ancak, can çıkmadıkça huy çıkmaz bu yüzden seni suçlayamam ve şöyle düşünüyorum ki Kamran seni böyle kabullenmeliydi ve seni böyle sevmeliydi. Ne olursa olsun seni aldatmamalıydı.

Merak ettiğim konulardan biri ise Kamran’ın seni aldattığını öğrendiğinde nasıl bu kadar sakin kalıp evi terk etmeye cesaret etmen. Sonuçta dışarıdaki hayatın ve insanların nasıl olduğunu tam olarak bilmiyordun. Ben muhtemelen böyle bir şeye cesaret edemezdim ve kendime asla hakim olamayıp bu olayı herkese anlatırdım. Diğer bir taraftan böyle bir olay karşısında bu kadar güçlü kalmanı ve kendi ayakları üstüne basabilen biri olmaya çalışmanı takdir ettim. O zamanlarda çoğu kadın kocalarına bağlı kalıp susmayı yeğlerken sen emin adımlarla ilerledin. Merak ettiğim diğer bir konu ise eğitim için gittiğin köylerde, o koşullara rağmen nasıl çalışabildiğin. O soğuk havada, dağlık yerlerde ve okul diyerek talebelere eğitim verdiğin yerde nasıl böyle azimle işine devam edebildiğin. Özellikle o dönemlerde, kimsenin gitmek istemediği ve çalışmak istemediği bir yerde nasıl bu kadar mutlulukla yaşayabildin? İstanbul’a dönüp bu zor koşulları olan hayatı bırakmak senin için çok daha kolay olurdu ancak sen zor koşullardan kaçmak yerine onlarla yüzleşmeyi seçtin ve mücadele ettin, gittiğin köylerdeki çocuklara ve yetişkinlere, onları ayırt etmeden kol kanat gerdin, yardım ettin, kendi acılarını ve dertleriniş göz ardı ettin. Ve bunun üstüne çok güzel bir davranış olarak Munise’yi sırf daha iyi bir eğitim alsın, daha güzel bir hayatı olsun diye evlatlık aldın. Onu annesi gibi baktın, okuttun, sevdin ve kolladın. Üstelik anne sevgisini pek görmemiş biri olarak ona üvey annesinden ve öz annesinden daha iyi baktın. Onlarca çocuk senin sayende birazcıkta olsa eğitim hakkına sahip oldu. Bence yaptığın çok takdir edilesi çünkü her çocuğun bizim gibi eğitim hakkı var. Bu fırsatı onlara vermiş olan çok güzel bir davranış. Sana verilen çalışma yerlerini, okulları, ayırt etmeden azimle çalışman örnek alınası bir davranış. Tekrar Munise’ye geri dönecek olursak, köyde yaşadığın onca zorluk, Munise’nin ölümü, yalnızlık vb. karşısında güçlü kalıp eve dönmeyi aklından bile geçirmemen beni şaşırttı. Ne zaman “Kesin şimdi dönmeye karar verir.” desem sen daha da azimle çalışmaya ve güçlü kalmaya devam ettin. Çoğu kişi böyle bir şeyi başaramazdı. Şahsen ben bu kadar zorluğa ve acıya dayanamayıp İstanbul’a çoktan dönmüş olurdum. Senin en çok sevdiğim taraflarından biri ve örnek almaya çalıştığım taraflarından biri güçlü olman. Anneni küçük yaşta kaybettin, Hüseyin’den ayrılmak zorunda kaldın, yalnız kalmamak için ordan oraya gittin, teyzenlere ve oradaki hayata alışmaya çalıştın bu da yetmezmiş gibi yakın zamanda babanı kaybettin. Bir de aldatılma, Munise’nin ölümü gibi olaylarda oldu. Bu kadar olaya rağmen yaşam sevincini kaybetmedin ve güçlü durmayı, seni üzenleri affetmeyi başardın. Bu nasıl mümkün hala anlamış değilim. Yaptıklarının bir kısmını hayretle ve hayranlıkla okuyorum. Umarım bundan sonra hayatın da böyle acılar olmaz ve sevdiklerinle mutlu bir şekilde yaşarsın.

                                           Sevgiler,                                                                        Melisa Erva Aslan

http://celeritious.tumblr.com/post/159972507836/whisped-photo-print-from-spain-x-by-dadapeace-on
WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın